Gerek Facebook sayfamızda, gerekse katıldığımız söyleşilerde sıklıkla karşılaştığımız bir soru, şikâyet ve hatta bir isyan var. “Ev okulu olursa, insanlar bunu istismar ederler, çocuklar eğitimsiz ve cahil olurlar!” gibi itirazlarla karşılaşıyoruz. Buna eski yazılarımızda da değindik, ancak yeterince anlaşılır olamamışız ki hâlâ karşılaştığımız bir soru ve sorun: “Ev Okulu uygulaması istismar edilebilir bir şey midir?” Bu yazıda bunu yanıtlayacağız.
Ev Okulu, uygulandığı ülkelerde, bir eğitim modeli olarak örgün eğitimden çok daha esnek görünse de, daha sıkı bir denetim altında uygulanmaktadır.
– Avrupa’da Ev Okulu’nun uygulandığı bir çok ülkede, çocuklarına evde eğitim verecek ebeveynlerden en az birinin üniversite diplomasına sahip olması beklenmektedir.
– Amerika’da bir çok eyalette ve Avrupa’da ev okullarının denetimi, senede bir veya iki kez çocukların eğitim gördükleri sınıfın konularından test edilmeleri ile yapılmaktadır. Yine uygulamanın yapıldığı yerlerden bir çoğunda, çocuğun bu testten iki defadan fazla kalması halinde, çocuk zorunlu olarak örgün eğitime yönlendirilmektedir. Yani çocuk Ev Okulu’nda iken bir sene (bazı ülkelerde bu ikidir) sınıfta kalma hakkı vardır, ikinci defa sınıfta kalırsa devlet çocuğu zorunlu olarak okula yönlendirir.
– Ev Okulu’na devam eden çocuklar Sosyal Hizmetler kurumlarınca takip edilmektedirler. Evde eğitim alan çocuk, sosyal yalıtıma maruz bırakılmış ve sosyal ortamdan tamamen koparılmış ise, aileye dava açılmakta ve aile hakkında gerekli hukukî işlem süreci başlatılmaktadır.
Mevcut “örgün” eğitim sistemimizde, sınıfta kalma hakkı sonsuzdur ve çocuk sınıfta kalmaya devam ettiğinde, bunun için her hangi bir yaptırım uygulanmamaktadır. Sadece devamsız öğrencilerin derse devam etmemeleri nedeni ile ailelerine maddî bir takım cezalar verilmektedir. Örgün eğitime devam eden ve gelişimsel bir sorunu bulunmayan öğrencinin, sınıfta kalmasının çok fazla nedeni olabilir. Bu yüzden bunun sorumlusunu tayin etmek ve gereken çözümü üretmek mümkün değildir. Okula gittiği ve ebeveyn denetimi altında bulunmadığı için, uyuşturucu kullanıyor, yasa dışı örgütlerle ilişki içerisinde vs. olabilir.
Oysa Ev Okulu’ndaki bir çocuğun davranışlarından tamamen ebeveyn sorumludur, böylesi bir çocuğun başarısızlığı, eğitim hayatındaki sorunları, tamamen ebeveyn tutumu ile alakalıdır ve denetimi, çözümü mümkün olabilmektedir.
Örgün eğitime devam eden çocuklarda, okuldan geldikten sonra evde ders çalışmasına izin verilmeyen veya fiziksel/psikolojik şiddete maruz kaldığı için derslerinde başarılı olamayanlarının, bu durumları devletin sosyal hizmetler yetkililerince mercek altına alınamamakta, sadece 14 yaşına geldikten sonra yine her hangi bir takibata mahal vermeksizin çocuklar, mecburen ailenin sınırsız sorumluluğu altına terk edilmektedir.
Son olarak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 26. Madde 3. Fıkrası’ndan alıntı yapmakta fayda var:
“Ana-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.”
Ev Okulu, bir “İnsanlık Hakkı” değildir belki, ama çocuğunun nasıl bir eğitim alacağına karar vermek bir “İnsanlık Hakkı”dır. Bizler, siyasî her hangi bir amaç gütmeksizin çocuklarını evde eğitmek isteyen anne ve babalarız.
Bizimle sorularınızı, görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin…
Sevgiler…